27 Mart 2015 Cuma

bu kez babam için

Bu kez babam için yazdım, hem bayağıdır özel bir şeyler de yazmıyordum değişiklik oldu. Biraz duygulu bir yazı olabilir. Her ne kadar dikkat etmeye çalıştıysam da umarım ajitasyon olarak görmezsiniz. İyi okumalar. :)

 

Babam hakkında çok fazla bir şey yazmadım, gerçi babalar söz konusuysa ne kadar çok şey yazılabilir ki? Çoğu muhabbetimiz yüzeysel, detaysız; içtenlikten uzak, bizden uzak... Herkesin böyle midir ya da genelde böyle midir? Hiçbir fikrim yok, ama bizde böyle. Belki de gizlemek zorunda gördüğüm eşcinselliğim yüzünden kaçıyorumdur, bu yüzden de yüzeysel kalıyordur konuşmalarımız. Kim bilir?

Bugün nedense babama karşı oldukça duygusalım. Sanki o ataerkil, yer yer bencil ve kompleksli adam değil de bir başkası varmış gibi karşımda. Belki de telefonda duyduğum sesindeki yorgunluğu ve sıkkınlığı derinlemesine hissettiğimden böyle duygusallaştım, bilemiyorum.

Her ne kadar "artı" şeyler bizde annem tarafından karşılansa da temel ihtiyaçlarımız babamdan sorulur; faturasından yiyeceklere, eve alınacak diğer şeylere kadar her şey babamın eline bakar. Bu yüzden evi babam geçindirir desek çok da yanlış olmaz. Eve gelirken yanında getirdiği bir somun ekmek, o yaşına rağmen halen haftanın her günü dükkanında bir başına çalışarak döktüğü alın teri sayesindedir. Düşünüyorum acaba ben öyle bir monoton hayatı sürdürebilir miydim? Öylesine yalnız, öylesine heyecansız, öylesine -mış gibi... Gözlerim doluyor elimde değil. Yanıt ise belli.

Aslında o kadar haksızlık ediyorum ki babama; her ne kadar ideal bir kişilik olmasa da bir baba için, elinden geleni yapan bir baba. Onun gözünden hayata bakınca aslında hiç de hak etmiyor bu yaşadıklarını. Ama dışarıdan öylesine müstahak ki. Keşke bizim gözümüzden olan hayat ile başkalarınınki örtüşebilse, belki ortayı bulabilirdik. Keşke, yine keşke ve sonsuz keşkeler...

Ailelerimiz bize en çok şey sunan ve bizden kişisel olarak en az şey bekleyen kimseler. Evet hiçbir zaman ideal olamazlar, ideal değillerdir. Ama biz ne kadar ideal olabildik ki? Her gün yüzlerce önemsiz, hatta gereksiz insanın kaprisini çekerken bizlere en çok değer veren ve bir şekilde sürekli hizmet eden ailemize ise yeri geldiğinde bir-iki kelamı bile çok gören bizler, ne kadar idealiz? Onlar gittiğinde belki de geride hiçkimse kalmayacak sahici olan, ama önemsiz insanlar istemediğimiz kadar.

Bu akşam sanırım şanslı günümdeyim, henüz onları yitirmeden bunun farkına vardım; biliyorum bu farkındalık uzun sürmeyecek, belki bir hafta belki de birkaç gün... Hem onca anlayışsızlığın, duyarsızlığın ve bencilliğin ardından insanın içinden koşup boyunlarına atlayası da gelmiyor doğruya doğru. Ama yine de, dilimizden eksik olmuyorsa ve sürekli başkalarından bekliyorsak bizim de göstermemiz gerekmez mi? Hani "gerçek sevgi karşılıksız olan" idi?

Dünyaya gelmemi ve bugünleri görmemi sağlayan aileme ve özellikle de bugün bana bu yazıyı yazdıran babama sevgiler... Her ne kadar okuyamayacak olsalar da... :')

4 yorum:

  1. Ama bu çok duygusal...
    yani gözlerim doldu
    sonra kendi babamı hatırladım
    sanki tüm babalar birbirinin dublörü gibi geldi
    üzüldüm
    babama çok çektirdim
    çünkü o bana çok çektirdi
    bana inanılmaz derecede çok çektirdiğinin farkında olduğu için beni hep çekiyor sanıyordum ama sanırım öyle değil miş.. bu yazı bir gözümü açtı diyelim..

    sevgiler... sevgiyle sevenlere gelsin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa ben bu yorumunu görmemiştim ki :/

      Teşekkür ederim o günden beri halen durum aynı karmaşık duygular içindeyim... Ya "tüm babalar birbirinin dublörü gibi" ya da bizim "olması gerektiğine inandığımız baba modeli" çok uçuk bilemiyorum. Ama "herkes kendince haklı"ya çıkıyor kapı sanırım.

      Dilerim bizler -olabilirsek- istediğimiz gibi bir baba oluruz... :))

      Yorum için teşekkür ederim :))

      Sil
  2. Baba konusunda şanslıydım. Yazdıklarına katılıyorum. Her şeyin temeli baba cidden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke bu bir şans olmayacak kadar herkesin babası aynı olsa. :)

      Sil